Mülteci Yaşamları
Irak ve Afganistan işgallerinde bölgede yaşananların tanığıyım.
Başının üstünden kurşun geçen, ölümün soğuk yüzünü gören, canının yarısını savaşa gönderen yada cephe gerisinde hayatta kalmaya çalışan, göç etmek zorunda kalan insanların çığlığı olmak istedim. Hem cephede hem de cephe gerisinde çektiğim kadrajlarım ile ‘savaşa hayır’ dedim.
Gerçek savaş, cephe gerisinde idi. Hayatta kalma içgüdüsü ile birkaç eşyasını yanına alıp; dilini, kültürünü bilmeden başka ülkelere göç etmek zorunda kalan insanlar...yaşayabilmek yada yaşatabilmek adına bir bilinmezliğe yolculuk… evinden, yurdundan, sevdiklerinden uzaklaşmak… Bunu kim tercih eder ki?
Çocuklar gördüm savaştan kaçarken yanına kuşlarını almış; ailesi yok, tek başına....Mülteci olacakları ülkede ucuz iş gücü olarak görünen, kimseye acıması olmayan kapitalist düzende köle gibi çalışacak olan çocuklar, gençler...
Mülteci kamplarında gördüğüm dramlar benim yolumu çizdi. Oradaki çocuklara, gençlere karşı bir sorumluluğum var ! O gün bugündür mülteci kamplarında, sınır hatlarında mültecilerle ilgili çalışmalar yapıyorum.
Fotoğrafı araç olarak kullanıp, onlara yardımcı olmak istedim. Hem mülteci kamplarında hem de kentlerde ki mülteci çocuk ve gençlere fotoğraf eğitimleri verdim, sokaklarda birlikte yürüdüm. Onların kadrajından sokağı gördüm, hikayelerine ortak oldum.
Bu sosyal sorumluluk projesi ile belki fotoğrafçılık meslekleri olacak . En azından yaşamlarında bir renk, bir anı olacak olma düşüncesi beni iyi hissettiriyor...